İşte, anlam belirsizliği (zamir eksikliği) konu anlatımı:

Anlam Belirsizliği

Anlam belirsizliği konusuna örnek vermek için kullandığım karikatürde soldaki öğrenci "Kalemini dışarı atmış." diyor, sağdaki öğretmen de kafası karışmış bir ifadeyle "Kimin kalemi?" diye soruyor, bu görselin ortasında "Pratik Çalışma" logosu var.

İyi bir cümle okuyan kişiye göre farklı anlamlar içermemeli.

Yazar ne anlatmak istiyorsa belirsizliğe düşmeden onu iletmeli.

Anlam belirsizliği; zamir eksikliği, karşılaştırma hatası veya virgül eksikliği gibi nedenlerle oluşur.

1. Zamir Eksikliği

Özellikle isim tamlamasında ikinci sözcüğün (tamlananın) kime ya da neye ait olduğunun bilinmemesinden kaynaklanır.

Bu durumda 2 veya 3. tekil anlamı taşıyan zamirlerden (senin / onun) birinin gelmesi gerekir.

Bu tür anlatım bozukluğu anlam belirsizliğinin en çok çıkan bölümlerinden biridir.

Açıklamalı Örnekler

Beni her konuda desteklediğini biliyorum ancak bu sefer kendi işimi kendim yapacağım.

Açıklama: Onun / senin desteklediğini biliyorum. Başa bu iki zamirden birini getirebildiğimiz için cümlenin iki farklı anlamı bildirdiğini söyleyebiliriz.

Anlattıklarının bazı yerlerinde tutarsızlık olduğunu söyledi.

Açıklama: Kimin? Onun anlattıklarının bazı yerleri mi yoksa senin anlattıklarının bazı yerleri mi? Bu ikili anlam okuyanın kafasında soru işareti bırakır.

Yazdıklarının bazı yerlerinde noktalama hatası vardı.

Açıklama: Kimin yazdıklarının bazı yerlerinde noktalama hatası var? Senin mi yoksa onun mu? Cümle başına bu zamirlerden birini getirmek gerekir.

Trafik yoğun olduğu için istediklerinin hepsini alamadım. (Senin / onun istedikleri?)

Açıklama: Kimin istedikleri, senin mi yoksa onun istedikleri mi? Bu belirsizliğin önüne geçmek için “istediklerini” sözcüğünden önce bu zamirlerden birinin gelmesi gerekir.

Diğer Örnekler

Eve gittiğini duyunca çok üzüldüm. (Senin gittiğini duyunca / Onun gittiğini duyunca)

Ne yaptığını çok iyi biliyorum. (Onun / Senin ne yaptığını biliyorum.)

Müsait olduğumda ödevlerine bakacağım. (Onun / Senin ödevlerine bakacağım.)

En yakın arkadaşıyla küstü, bu onu çok üzdü. (Kimi üzdü, onu mu yoksa arkadaşını mı?)

2. Karşılaştırma Hatası

Karşılaştırmanın başka anlamlara gelmeyecek şekilde yapılması, doğru kurulması gerekir.

Örneğin “Pınar, resim yapmayı arkadaşından çok seviyor.” cümlesinde Pınar’ın resme olan ilgisi ile arkadaşına olan sevgisi mi karşılaştırılmış yoksa Pınar’la arkadaşının resme olan ilgisi mi karşılaştırılmış?

İşte, bunun gibi karşılaştırma hataları anlatım bozukluğuna neden olur.

Açıklamalı Örnekler

Spor yapmayı kocamdan daha çok seviyorum.

Açıklama: Sanki spor sevgisi ile kocasına olan sevgisini karşılaştırmış. Bu tür karşılaştırmalar hatalıdır ancak iki kişinin spor sevgisi karşılaştırılabilir. O yüzden cümleyi şu şekilde düzeltiriz: “Spor yapmayı kocama göre daha çok seviyorum.”

Rakibine göre sağlam hamleleri var.

Açıklama: Rakibi mi böyle diyor yoksa hamleleri mi rakibine göre daha sağlam? Eğer ikincisiyse cümlenin doğrusu şudur: “Hamleleri rakibinden daha sağlam.”

Maçı senden daha çok seviyorum.

Açıklama: Yine bir etkinlik ya da çalışma adıyla insan arasında karşılaştırma olmuş. O yüzden cümlenin doğrusu şudur: “Maçı sana göre daha çok seviyorum.”

Kitap okumayı kendi kardeşinden çok seviyor.

Açıklama: Kişinin kitap okuma isteği ile kardeşine olan sevgisi mi karşılaştırılmış yoksa iki kardeşin kitap okuma sevgisi mi karşılaştırılmış? Bu belirsizlik karşılaştırma hatasıdır.

Onlar benden çok para kazandı. 

Açıklama: Onlar bana göre mi daha çok kazandı yoksa benimle olan ticari ilişkide sayemde mi çok para kazandı?

Tolga ablasına göre çok iyi yüzüyor. 

Açıklama: Tolga ablasından mı daha iyi yüzüyor yoksa ablası Tolga’nın iyi yüzdüğünü mü düşünüyor?

3. Virgül Eksikliğinden Kaynaklanan Anlam Belirsizliği

Bazı yerde olması gereken virgülün kullanılmaması cümlenin anlamı üzerinde önemli ölçüde değişikliğe sebep olabilir.

Örnekler

Umutsuzluk içinde büyüyordu. (Kişi, umutsuzluğun içindedir.)

Umutsuzluk, içinde büyüyordu. (Umutsuzluk duygusu kişinin içindedir.)

Küçük dolabı açınca gördükleri karşısında şok oldu. (Dolabın küçük olduğunu anlatmış.)

Küçük, dolabı açınca gördükleri karşısında şok oldu. (Küçük birinin dolabı açtığını bildirmiş.)

O odanın tüm duvarlarını tükenmez kalemle çizdi. (“O” zamiriyle oda gösterilmiş.)

O, odanın tüm duvarlarını tükenmez kalemle çizdi. (Odanın duvarını çizen kişi “o” zamiriyle gösterilmiş.)

Genç, mühendisin yanına gidip ona bir şeyler sordu. (Genç biri mühendisin yanına gidip ona bir şeyler sordu.)

Genç mühendisin yanına gidip ona bir şeyler sordu. (Biri, genç mühendisin yanına gidip ona bir şeyler sordu.)

O arabayı temizledikten sonra sahibine teslim etti. (“O” sözcüğü arabayı işaret etmiştir.)

O, arabayı temizledikten sonra sahibine teslim etti. (“O” sözcüğü arabayı temizleyen kişi yerine kullanılmış bir zamirdir.)

Taktik: Zamir ya da adlaşmış sıfat görevinde olması gereken bir sözcük, virgül eksikliği nedeniyle sağındaki sözcükle sıfat tamlaması kurar. Başka bir ifadeyle aralarında alaka bulunmayan iki sözcüğün virgülle ayrılması anlam karışıklığını giderir.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top