İşte, az bilinen deyimler:

Az Bilinen Deyimler

Az bilinen deyimler konusuna örnek vermek için kullandığım görselde soldaki kişi "Abacı kebeci, sen neci?" derken sağdaki de "Boşuna uğraşma, mukabelede bulunmak istemiyorum." diyor. Bu iki kişinin de ortasında "Pratik Çalışma" logosu var.

Dağarcığına atmak: Öğrendiği yeni bilgileri diğerleri gibi hafızasında tutmak.

Gaflet basmak: Uyku gelme ya da dikkatsizlik hali.

Abacı kebeci, sen neci: Birinin mesleğini ya da uzmanlık alanını sormak için kullanılan deyim.

Ağız kavafı: Gereksiz yere konuşan kimse.

Cemaziyelevvelini bilmek: Genellikle birinin bilinmeyen kötü yönünü bilmek anlamında kullanılan deyim.

Eyere de gelir semere de: Bir şeyin ince ya da kaba fark etmeksizin her işte kullanılabileceğini bildiren deyim.

Fütur getirmek: Bıkkınlık getirmek, usandırmak.

Hık mık etmek: Vereceği cevabı olmayıp lafı ağızda gevelemek.

Hüsnükuruntu: Bir olay iyi yönde gerçeklemeyecek olsa da o yönde beklenti içinde olma.

Şirazesinden çıkmak: Belli bir düzen ve işleyişten uzaklaşmak.

Mukabelede bulunmak: Sözlü ya da davranış olarak cevap vermek.

Tebelleş olmak: Birinin başına bela olmak

Telleyip pullamak: Süsleyip olduğundan daha değerli göstermeye çalışmak.

Yalpa vurmak: Deniz taşıtının bir sebepten dolayı sağa sola sallanması.

Altmışaltıya bağlamak: Bir sorunu geçici olarak çözmek, bunu da başarı olarak göstermek.

Sıygaya çekmek: Sormak, soruşturmak, sorgulamak.

Atın yüğrükse bin de kaç: Fırsatın varsa kurtulmaya çalış.

Açık bono vermek: Birine her türlü yetki vermek, davranışlarında kısıtlama yapmamak.

Hâle yola koymak: İşleri uygun bir duruma getirmek.

Havsalası almamak: Mantıktan uzak davranışlar için kullanılan deyim.

Ayyuka çıkmak: İki anlamı olan bu deyimin 1. anlamı gürültünün artması, 2. anlamı bir olayın yayılarak insanlar tarafından duyulmasıdır.

Voli vurmak: Kişinin emeğiyle kazanmadığı yüklü para.

Bir abam var atarım, nerede olsa yatarım: Başkalarının sorumluluğunu üstlenmeyen kişinin kaygısız bir hayat sürmesi durumunda kullanılan deyim.

Fora etmek: Açık hale getirmek, ortaya çıkarmak.

Boğuntuya getirmek: Birini kandırarak ya da yanıltarak ondan çıkar sağlamaya çalışmak.

Boyunduruk altına girmek: Birinin yönetimi ya da koruması altına girmek.

Çıfıt çarşısı: Kötü ve karışık bir ortamın bulunduğu durumda kullanılan deyim.

Cürmümeşhut halinde yakalamak: Bir insanı suç işlerken o anda yakalamak.

Esamesi okunmamak: Bir kişi ya da olayın eski değerinin olmaması, gündemden düşmesi.

Eşref saati: Birinin en verimli ya da sakin olduğu an.

Fincancı katırlarını ürkütmek: Sana zararı olabilecek birinin istemediği bir davranışı yaptığında kullanılan deyim.

Jurnal etmek: Biri hakkında şikâyette bulunmak.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top