Üstte "Deyimler ve Anlamları" başlığı, aşağısında "Kedi ciğere bakar gibi..." yazısı, altta ciğere bakan kedi görseli, solunda "Pratik Çalışma" logosu ve en altta "www.pratikcalisma.com" adresi var.

Deyimler ve Anlamları

Atasözleri gibi dilimizde oldukça yer edinmiş deyimler; kitap, dergi ya da günlük konuşmalarda hatta sorularda sıklıkla görülmektedir. Anlam derinliğini sağlamak ve konuşmamızın etkisini artırmak için yararlandığımız deyimlerden bazılarını bu sayfada açıkladım. İşte, sık kullanılan deyimler ve anlamları:

Deyimler ve Anlamları

Deyimlerin Özellikleri

1. Deyimler birden fazla sözcükten oluşur.
Örnekler: vakit geçirmek, sırtı yere gelmemek, rüzgâr gelecek delikleri tıkamak, pabucunu ters giydirmek, mahkemelik olmak, kabına sığmamak, farkına varmak, can alıcı yer, ağırdan almak…

2. Kalıplaşmış ifadelerdir. Yani deyimi oluşturan sözcükler değiştirilemez.
Örnekler:
“Baş etmek” deyiminde “baş” kelimesini eş anlamlısı “kafa” kelimesiyle değiştiremeyiz.
“Çoluk çocuğa karışmak” deyimini “çocuk çoluğa karışmak” şeklinde bir yer değişikliği de olmaz.

3. Anlam derinliği sağlar, ifadenin etkisini artırmak için kullanılır.
1. Örnek: “Aferin sana, ne demek istediğimi hemen anlıyorsun.” cümlesine göre “Aferin sana, leb demeden leblebiyi anlıyorsun.” cümlesinin daha etkili anlatımının olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü ikinci cümlede altı çizili deyim cümlede anlam derinliği sağlamış.
2. Örnek: “Haberi duyunca sevindi.” cümlesini “Haberi duyunca ağzı kulaklarına vardı.” biçiminde kullanırsak deyim sayesinde cümlenin ifade gücü artar.
3. Örnek: “Gruba sonradan gelip beni dışlıyorsun.” yerine” Yaptığına bak, dağdan gelip bağdakini kovuyorsun.” cümlesini kullanırsak daha etkili bir ifade gücüne sahip oluruz.

4. Genellikle mastar (-mek / -mak) ekiyle okunabilir.
Örnekler: Akıl kârı olmamak, alçak gönüllü olmak, baltayı taşa vurmak, çoluk çocuğa karışmak, hakkını yemek, kabir azabı çekmek…

5. Mastar ekiyle okunmayan deyimler de vardır:
Örnekler: a’dan z’ye kadar, acemi çaylak, ana baba günü, bağrı yanık, çiçeği burnunda, eciş bücüş, ekmek kapısı, el altından, eli hafif, ensesi kalın, ha bire, halis muhlis, ilk göz ağrısı, uzun uzadıya, madalyonun öteki yüzü…

6. Çoğunlukla mesaj vermez, yani atasözleri gibi ana fikir bildirmez.
Aşağıda “aba” ile ilgili deyim ve atasözü yazdım. Örneklerde görüldüğü gibi deyimde mesaj yokken atasözü örneğinde mesaj görülür.
Deyim örneği: Aba altından sopa göstermek
Atasözü örneği: Abanın kadri yağmurda bilinir.

7. Bazen cümle şeklinde olabilir. Yani yüklemi ve yargısı olan deyimler de görülebilir.
Örnekler:
Ağzı var dili yok.
Akşamdan kavur, sabaha savur.
Armudun sapı var, üzümün çöpü var.
Atı alan Üsküdar’ı geçti.
Battı balık yan gider.
Bunda bir iş var.
Çiğ yemedim ki karnım ağrısın.
Çoğu gitti azı kaldı.
Dostlar alışverişte görsün.
Eski çamlar bardak oldu.
Eti senin kemiği benim.
Hangi dağda kurt öldü?
Öküz öldü, ortaklık bozuldu.
Sağır sultan bile duydu.
Ununu elemiş, eleğini asmış.
Ya bu deveyi gütmeli ya bu diyardan gitmeli.

8. Deyimler yapısına göre anlamca kaynaşmış birleşik yapılı söz grubuna girer.

9. Deyimi oluşturan sözcükler bütün olarak değerlendirilir. Bu nedenle farklı ögelerde yer almaz.
Örnek: Farklı bir ortama girince dili açıldı.
Bu cümlenin ögeleri şu şekilde sıralanır.
Zarf tümleci: Farklı bir ortama girince
Yüklem: Dili açıldı

Not: Görüldüğü gibi deyim olan “dili açıldı” sözü, bütün halde değerlendirilir ve aynı öge içinde yer alır.

10. Deyimler isim tamlamasından oluşabilir.
Örnekler: adam evladı, ağız kalabalığı, ana baba günü, barut fıçısı, baş belası, benlik davası, boğaz kavgası, boynunun borcu, can evi, çarşamba pazarı, çıbanbaşı, dert ortağı, Eyüp sabrı, gani gönüllü, günün adamı, hanım evladı, hayal kırıklığı, kabir azabı çekmek, sabır taşı…

11. Deyimler sıfat tamlamasından oluşabilir.
Örnekler: acı söz, acemi çaylak, ağır aksak, ağır elli, ağır hastalık, baba ocağı, beylik söz, bol keseden, bir gömlek aşağı, can alıcı yer, doludizgin, ekşi yüz, eski hamam eski tas, eski toprak…

Not: Bazı deyimler kurallı birleşik sıfattan meydana gelebilir.
Örnek: eli hafif hemşire, eli açık insan, eli çabuk işçi, ensesi kalın insan, bağrı yanık kadın, bahtı kara adam, baş ağrısı çocuk, cana yakın komşu, gönlü kara kişi, gözü açık biri, güngörmüş bir insan…

12. Deyimler hem isim hem de sıfat tamlamasından oluşabilir.
Örnek: Madalyonun öteki yüzü

13. Deyimler ikilemeden oluşabilir.
Örnekler: abur cubur, borç harç, eciş bücüş, halis muhlis…
Deyimler çoğunlukla mecaz anlamlı olsa da gerçek anlamlı deyimlere de rastlanabilir. Aşağıda gerçek ve mecaz anlamlı deyimlerin açıklaması ve örnekleri var.

Gerçek Anlamlı Deyimler

Deyimi oluşturan sözcükler, deyimin bildirdiği anlamdan uzak değildir. Yani yeni anlamlar kazanmamıştır.
Örnekler: alaşağı etmek, durup dinlenmeden, yoluna bakmak, nerede akşam orada sabah, göz göze gelmek, olur şey değil, kimi kimsesi olmamak, ne var ne yok, yükte hafif pahada ağır, gemi karaya oturmak, tadı gelmek…

Mecaz Anlamlı Deyimler

Deyimi oluşturan sözcükler, deyimin bildirdiği anlamdan uzaklaşmıştır. Sözcükler yeni bir anlam kazanmıştır.
Örnekler: diline dolamak, çamur atmak, saman altından su yürütmek, can damarına basmak, dumanı üstünde, abayı yakmak, yaş tahtaya basmak, ayaklarına kara sular inmek, kulak misafiri olmak, yüreğine su serpilmek…

Sık Kullanılan Deyimler ve Anlamları

İşte, dilimizde en çok bilinen deyimler ve anlamları:

A Harfiyle Başlayan Deyimler

Abayı yakmak: Birine karşı ilgi duymak, onu sevmek.

Abes kaçmak: Bir iş ya da sözün ortama uygun olmaması.

Abuk sabuk konuşmak: Mantıksız, saçma sapan konuşmak.

Açığa çıkarılmak: Bulunduğu iş ya da görevden uzaklaştırılmak, çıkarılmak.

Açığını bulmak: Bir kişi veya işin eksikliğini, hatasını ya da kusurunu görmek.

Açık kapı bırakmak: Bir kişi ya da kuruma ait tüm ilişiğini kesmemek, gerektiğinde iletişime veya geri dönüşe açık olmak.

Açık konuşmak: Çekinmeden, gizlemeden, korkmadan konuşmak.

Açık vermek: Harcaması, kazancından fazla dolması.

Adı batmak: Sevilmeyen, istenmeyen, adı söylenmeyen kişi.

Adı çıkmak: Olumsuz bir duruma düşmek, kötü ün kazanmak.

Adı kalmak: Bir anlayış, olay veya insan sona erdikten sonra, öldükten sonra bile isminin hâlâ devam etmesi.

Ağır basmak: Etki veya güç bakımından daha üstün olmak.

Ağırdan almak: Bir işi yavaş veya isteksiz yapmak.

Ağzına bir parmak bal çalmak: Birini küçük hediye ya da güzel sözle kandırarak ikna etmek.

Ağzından çıkanı kulağı işitmemek: Ne dediğini bilmeyen, düşünmeden konuşan.

Ağzını açıp gözünü yummak: Öfkeyle konuşmak, karşısındakini kırmak.

Ağzı var dili yok: Sessiz olan, konuşmayan.

Akla karayı seçmek: Bir işin sonucunu getirinceye dek çok çabalamak, uğraşmak, sıkıntıya girmek.

Alçak gönüllü olmak: Kendini yüksek göstermemek, olduğu gibi görünmek.

Alnı açık olmak: Saklayacağı veya utanacağı bir davranışının olmaması.

Anasından doğduğuna pişman etmek: Birine karşı eziyet edip, onu sıkıntıya sokmak.

Ar damarı çatlamak: Utanmaz, yüzsüz olmak.

Aralarına kara kedi girmek: İlişkileri, eski dostluğu bozulmak.

Astarı yüzünden pahalı olmak: Bir nesnenin gereksiz ayrıntısına ödenen miktarın kendisine ödenen miktardan fazla olması.

Ateş bacayı sarmak: Bir iş veya olayın önlenemez düzeyde tehlikeli duruma girmesi.

Ateşle oynamak: Kendini tehlikeye sokabilecek davranışlarda bulunmak.

Atı alan Üsküdar’ı geçti: Fırsatı kaçırmak.

Avucunu yalamak: Umduğuna kavuşamamak.

Ayakları birbirine dolaşmak: Sendelemek, düşecekmiş gibi olmak.

Ağzından baklayı çıkarmak: Söylemediği sırları açığa çıkarmak.

B Harfiyle Başlayan Deyimler

Babasının hayrına: Bir iyiliğin karşılıksız yapılması.

Bacak kadar: Boyu kısa olan kimse.

Badire atlatmak: Tehlikeli bir durumdan kurtulmak.

Bağrına taş basmak: Kötü bir olay yaşamasına rağmen katlanmak.

Baltayı taşa vurmak: Düşünmeden kırıcı ya da rahatsız edici söz söylemek.

Bam teline basmak: Birinin hassas olduğu bir konuda ona ters konuşmak, onu kızdırmak.

Bardağı taşıran son damla: Tahammül sınırlarını zorlayacak, sabrın tükenmesine neden olacak davranış ya da söz.

Basireti bağlanmak: Tedbir alması ya da başarı göstermesi gerekirken istenilen sonuca ulaşamamak.

Baş başa kalmak: İki kişinin yalnız kalması.

Baş etmek: Bir kimse, olay ya da duruma karşı başarı gösterememek.

Başa çıkmak: Bir iş veya kişiye karşı gücünün yetebileceğini düşünmek, bunun için uğraşmak.

Başı sıkışmak: Güç bir durumla karşı karşıya gelmek, zorlanmak.

Başına çorap örmek: Birini istemeyeceği duruma düşürecek gizli işler çevirmek.

Başının çaresine bakmak: Herhangi birinden yardım almadan kendi işini yapmak.

Bel bağlamak: Bir işte ihtiyaç duyduğu kişiden yardım beklemek.

Belini kırmak: Bir insanı iş yapamaz duruma getirmek, bir işin önemli veya zor kısmını tamamlamak.

Bıçak kemiğe dayanmak: Bir olay veya durum karşısında tahammül edilemeyecek hale girmek.

Bıyık altından gülmek: Belli belirsiz gülümsemek.

Bildiğini okumak: Başkasının ne söylediğine bakmadan kendi doğrularına inanan, doğru bulduğu davranışı yapan.

Bir çuval inciri berbat etmek: Düzeni olan, iyi bir işi ya da durumu bozmak.

Bir sözünü iki etmemek: Birinin isteğini veya ricasını itiraz etmeden yerine getirmek.

Bir taşla iki kuş vurmak: Yapılan bir işle birden çok iyi sonuç elde etmek.

Boğaz kavgası: Geçim mücadelesi.

Boşa çıkmak: Bir hedefin elde edilememesi, işin sonuç vermemesi.

Boy göstermek: Kendini göstermek, belli etmek.

Boyunun ölçüsünü almak: Gereken dersi almış, haddi bildirilmiş.

Bulanık suda balık avlamak: Fırsatları kendi çıkarına uygun değerlendirmek.

Buluttan nem kapmak: Önemsiz bir davranış ya da söze bile alınganlık göstermek.

Burnu havada olmak: İnsanlara tepeden bakan, kendini beğenmiş kimse.

Burnu Kaf dağında olmak: Kendini büyük ve üstün görmek.

Burnundan kıl aldırmamak: Kendisinin eleştirilmesine, kendisine söz söylenmesine tahammülü olmayan.

C Harfiyle Başlayan Deyimler

Can alıcı yer: Bir olay veya konunu en önemli yeri.

Can atmak: Bir şeye kavuşma veya onu elde etme isteği.

Can damarına basmak: Bir olay veya konunun en önemli yerine değinmek.

Canı gitmek: Birinin özellikle çok değer verdiği bir malına (eşya, araç, ev…) zarar gelecek giye korkmak.

Canını dişine takmak: Bir hedefe ulaşmak için çok uğraşmak, emek harcamak.

Ç Harfiyle Başlayan Deyimler

Çark etmek: Aksi istikamet, geri dönüş.

Çiçeği burnunda: Bazı zorlukları görmemiş, yeni veya taze.

Çoluk çocuğa karışmak: Çocukların olması, onların işleriyle uğraşmak.

D Harfiyle Başlayan Deyimler

Dağdan gelip bağdakini kovmak: Bir yere yeni gelen birinin o yerde daha öteden beri bulunan, o yer için daha çok hakkı olan birini dışlaması.

Daldan dala konmak: İlgilendiği bir konuyu veya benimsediği bir düşünceyi hemen değiştirmek.

Dallanıp budaklanmak: Bir olayın artarak çözülemeyecek duruma gelmesi.

Damdan düşer gibi: Bir konuya aniden giriş yapmak.

Darısı başına: Kazandığı başarıyı ya da yaşadığı mutluluğu başkasının da elde etmesi isteği.

Defterden silmek: Biriyle olan tüm bağlantısını sona erdirmek, onunla iletişimini kesmek.

Denizden çıkmış balığa dönmek: Yeni girdiği bir ortamda yabancılık çekmek, eskisi gibi etkili olmamak.

Devede kulak: Bir olay ya da varlığın tamamına göre önemsiz sayılacak kısmı.

Deveye hendek atlatmak: Birinin yapamayacağı, onun beceri sınırlarının ötesindeki bir işi ona yaptırmaya çalışmak.

Dışı seni yakar içi beni: Uzaktan ya da dıştan bakıldığında güzel olan ancak huyu ve karakteri yönüyle çekilecek yönü olmayan, can sıkıcı.

Dikine gitmek: Başkalarının önerilerine rağmen bildiğini okuyan, inatçı.

Dilden dile dolaşmak: Birinin adının veya konunun birçok kişi tarafından konuşulması, konuşuldukça yayılması.

Dile düşmek: Genellikle bir kimse hakkında dedikodu yapmak.

Dile getirmek: Bir olay veya konu hakkında konuşmak.

Dili açılmak: Sessiz olan veya hiç konuşmayan birinin daha sonra konuşmaya başlaması.

Dilinde tüy bitmek: Bir konu hakkında çok sık konuşmaktan bıkmak.

E Harfiyle Başlayan Deyimler

Ecel teri dökmek: Genellikle tehlikeli bir durumla karşılaşan birinin terleyip korkması, sıkıntı içine girmesi.

Edebiyat yapmak: Gereksiz yere boş ve uzun süre konuşmak.

Ekmeğini kazanmak: Bir işle uğraşıp geçimini sağlamak.

Eli hafif: Acıtmadan, incitmeden iş yapan.

Ensesi kalın: Zengin kişi

Eski hamam eski tas: Değişen bir şey yok, her şey aynı.

Etekleri tutuşmak: Korku, telaş, kaygı.

Etekleri zil çalmak: Sevinç, mutluluk.

F Harfiyle Başlayan Deyimler

Farkına varmak: Dikkatini çekmesi, fark etmek.

Fikir almak: Birinin düşüncesinden faydalanmak.

G Harfiyle Başlayan Deyimler

Gel gelelim: ama, fakat, lakin anlamında bağlaçların yerine kullanılır.

Gözü tok: Maddi kazanca düşkün olmayan, elindekiyle yetinen.

Gözü tutmak: Güvenilir olduğuna inanmak.

Göz yummak: Birinin hatasını ya da kusurunu görmezden gelmek.

Gücüne gitmek: Birinin konuşması ya da davranışına gücenmek, darılmak.

Güvendiği dağlara kar yağmak: Güvendiği birinden destek alamamak, güvenini sarsmak.

H Harfiyle Başlayan Deyimler

Habbeyi kubbe yapmak: Sorun olmayacak önemsiz olayları abartıp büyütmek.

Haber uçurmak: Bir kişi veya yere gizlice haber yollamak.

Haddini bildirmek: Yaptığı olumsuz davranıştan, ölçüsüz davranışlarından dolayı kişiye gereken cezayı vermek.

Hafife almak: Gereken önemi vermemek, küçümsemek.

Hakkını yemek: Bir insanın hakkını vermemek, onu haksızlığa uğratmak.

Harfi harfine: Her bakımdan aynı.

Har vurup harman savurmak: Elindekileri hesapsızca, bol bol harcamak.

Havanda su dövmek: Boş, gereksiz ve sonucu olmayan bir işte emek harcamak.

Hesabını bilmek: Gereksiz yere harcama yapmamak.

Huyunu suyunu almak: Birinin karakterine benzemek, ona benzemek.

I Harfiyle Başlayan Deyimler

Irağı yakın etmek: Gerçekleşmesi güç olan bir işin yapılması.

Isıtıp ısıtıp önüne koymak: Bir iş veya olayın tekrar tekrar gündeme gelmesi.

Islah etmek: Birini doğru yola getirmek.

İ Harfiyle Başlayan Deyimler

İç çekmek: Sıkıntılı veya üzüntülü bir şekilde derin nefes almak.

İnsan sarrafı: İnsanları iyi tanıyacak kadar görmüş geçirmiş.

İpe un sermek: Bir işi yapmamak için zorluk çıkarmak, bahane üretmek.

İşi duman olmak: Bir işin istenmeyen sonuca varması, kötüleşmesi.

K Harfiyle Başlayan Deyimler

Kabak tadı vermek: Bir davranış ya da olayın usanılacak derecede olması.

Kabına sığmamak: Sevinç ve sabırsızlık içinde hareketlerde bulunmak.

Kabir azabı çekmek: Üzüntü ve eziyet içinde olma durumu.

Kabuğuna çekilmek: Çevreyle bağlantısını kesip yalnız kalmak.

Kağıt üzerinde kalmak: Bir işin plan üzerinde kalması, uygulamaya geçilmemesi.

Kene gibi yapışmak: Birinin peşini bırakmamak, rahatsız edici boyutta onun yanında durmak.

Kesenize bereket: Birine söylenen ve kazancının çok olması anlamını taşıyan dilek.

L Harfiyle Başlayan Deyimler

Lafa tutmak: Başkasının zamanını gereksiz yere konuşarak harcamak, onu işinden alıkoymak.

Leb demeden leblebiyi anlamak: Bir konuşmanın ne olabileceğini en başından anlamak, tahmin etmek.

M Harfiyle Başlayan Deyimler

Mahalleyi ayağa kaldırmak: Yaygara çıkarıp çevreyi rahatsız etmek.

Mahkemelik olmak: Yaşanan bir sorundan dolayı taraflardan en az birinin mahkemeye başvurması.

N Harfiyle Başlayan Deyimler

Nabız yoklamak: Birinin herhangi bir konuda düşünce veya niyetini anlamaya çalışmak.

Nam salmak: Birinin bir alandaki şöhretini başkalarına duyurmak.

Ne şiş yansın ne kebap: Mevcut seçenekleri kaybetmemek, her iki tarafı da değerlendirmek için kullanılır.

Nutku tutulmak: Şaşkınlık, korku ya da üzüntüden konuşamama.

O Harfiyle Başlayan Deyimler

Ocağına incir dikmek: Birinin yuvasını düzeltilemeyecek hale getirmek, dağıtmak.

On parmağında on marifet: Yetenekli, usta olan kimse

Ö Harfiyle Başlayan Deyim

Öç almak: Yapılan bir kötülüğün intikamını almak.

P Harfiyle Başlayan Deyimler

Pabucunu ters giydirmek: Birini zor duruma düşürmek, telaşlandırmak.

Pabuç bırakmamak: Bir işi çekinmeden, yılmadan ve korkmadan gerçekleştirmek için uğraşmak.

Paçaları sıvamak: Bir işe girişmek için hazırlık yapmak

Postu kurtarmak: Ölüm tehlikesini atlatmak, kurtulmak.

R Harfiyle Başlayan Deyimler

Rahat yüzü görmemek: Huzur, mutluluk ve varlık içinde yaşamak yerine sıkıntı çekmek.

Rahatına bakmak: Kendi rahatını düşünmek, gerisine aldırmamak.

Rüzgâr gelecek delikleri tıkamak: Bir iş üzerindeki olumsuz etkileri engellemek, olumsuz durumlar için tedbir almak.

S Harfiyle Başlayan Deyimler

Sabahı sabah etmek: Heyecan ve sabırsızlık içinde sabaha kadar uyumadan beklemek.

Sabahın köründe: Hava daha aydınlanmadan sabahın erken saati.

Sabır taşı: Sabırlı, sakin ve sıkıntılara katlanan kimse.

Sabrı taşmak: Bir durum veya olay karşısında tahammül gücünü kaybetmek, katlanamaz olmak.

Sırtı yere gelmemek: Yenilmemek.

T Harfiyle Başlayan Deyimler

Tabanları yağlamak: Koşarak gitmek ya da uzun bir yolculuğa hazırlanıp çıkmak.

Taban tabana zıt: Birbirine tamamen aykırı, karşıt olan.

U Harfiyle Başlayan Deyimler

Ucunu kaçırmak: Kontrolü kaybetmek, çözümsüz kalmak.

Ucu bucağı olmamak (görünmemek): Alabildiğine geniş, kocaman, sonsuzmuş gibi görünen.

Ucu ucuna: Zar zor yetişen, karşılayan.

Ü Harfiyle Başlayan Deyimler

Üçe beşe bakmamak: Ödeme sırasında hesapta olmayan ufak tefek farkları önemsememek.

Ümidini kesmek: Artık bir olay veya durumdan beklentinin olmaması ya da hedefine ulaşamayacağını anlaması.

Ümitsizliğe düşmek: Beklediği bir olay ve durumun gerçekleşmeyeceğine inanmak.

Üzüm üzüm üzülmek: Gereğinden fazla üzülmek, kendini yıpratmak.

V Harfiyle Başlayan Deyimler

Vadesi gelmek: Hayatın sona ermesi, ölümün gelmesi.

Vakit geçirmek: Bir işle meşgul olup zaman harcamak.

Vakit (zaman) kazanmak: Birini bekleterek veya oyalayarak zaman elde etmek, kazanılan zamanı başka yönde kullanmak.

Vakitli vakitsiz: Zamanın uygun olup olmadığına bakmadan, rastgele bir zaman.

Vaktini almak: Birinin zamanını kendisi için harcamak.

Vara yoğa karışmak: Sorumlu olsun ya da olmasın her şeye karışmak.

Velveleye vermek: Çevreyi gereğinden fazla telaş ve panik haline sürüklemek.

Verip veriştirmek: Sert konuşarak kişiyi azarlamak, kırmak

Vız gelip tırıs gitmek: Önem verilmeyecek kadar gereksiz, değersiz.

Volta atmak: İleri gidip geri gelmek.

Vurduğu yerden ses getirmek: Sert vurmak.

Y Harfiyle Başlayan Deyimler

Ya bu deveyi gütmeli ya bu diyardan gitmeli: Ya bu işi yapacaksın ya da buradan ayrılacaksın.

Yabana atmak: Dikkate almamak, önem vermemek.

Yabancılık çekmek: Bir yer veya ortama alışmakta yaşanan güçlük.

Yağcılık etmek: Birini övmek

Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak: İstenmeyen veya tehlikeli olan bir durumdan uzaklaşırken daha kötüsüne yakalanmak.

Yakasına yapışmak: Birini bıktıracak düzeyde ondan bir şeyler isteme ya da yapılanların hesabını sorma.

Yakayı kurtarmak: Hiç hesapta yokken kaçıp kurtulmak.

Z Harfiyle Başlayan Deyimler

Zahmete sokmak: Birinin hesapta olmayan bir sıkıntı veya zahmete girmesine neden olmak.

Zaman öldürmek: Önemsiz bir işle uğraşıp zamanı gereksiz yere harcamak.

Zaman vermek: Bir işin yapılmasında gereken süreyi ayırmak.

Zemin hazırlamak: Bir işin gerçekleşmesi için gerekli şartları yerine getirmek, uygun ortamı sağlamak.

Eş Anlamlı Deyimler

Aynı anlamda olan, birbirlerinin yerine kullanılabilen deyimlerdir.

Örnekler

Öç almak – intikam almak

Baş göz etmek – başını bağlamak (evlendirmek)

Yakın Anlamlı Deyimler

Bazı deyimler, taşıdıkları anlam bakımından birbirine yakın olabilir. Her ne kadar birbirlerinin yerine kullanılmasa da aralarında anlamsal bağ kurulabilir.

Örnekler

İn cin top oynamak – Fareler cirit atmak: Bir yerin sessiz ve kimsesiz olması anlamını bildiren deyimleri.

Geri durmamak – Pabuç bırakmamak: Çekinmeden bir işe girişmek.

Ağız yoklamak (aramak) – Ağızdan laf çekmek: Birinin bildiğini veya düşüncesini öğrenmeye çalışmak.

Başını vermek – Baş koymak: Bir amaç uğuna kendini feda etmek.

Dikine gitmek – Bildiğini okumak: Başkalarının önerilerine rağmen bildiğini okuyan.

Eli açık – Eli bol: Elindekini esirgemeden veren, cömert

Geçti Bor’un pazarı sür eşeği Niğde’ye – Atı alan Üsküdar’ı geçti: Bir iş için fırsat kaçtı.

Gözünü daldan budaktan esirgememek (sakınmamak) – Gözü pek (kara): Korkmayan, çekinmeyen.

Önemli Notlar

Bazı deyimler arasında mantıksal bir ilgi kurulabilir. Bu deyimler arasında anlamsal bağ olabilir. Örneğin “lafa tutmak” ile “vaktini almak” deyimleri arasında böyle ilgi kurulabilir: Lafa tutulan kişinin aynı zamanda vaktini almış olursun.

Bazı sözcükler, kültürel ya da kullanıma bağlı nedenlerden dolayı birçok deyim içinde geçebilir. Örneğin “ağız” kelimesi, birçok deyimde geçer. (ağzı kulaklarına varmak, ağzından çıkanı kulağı işitmemek, ağzını açıp gözünü yummak, ağzı var dili yok…) ya da “baş” kelimesiyle ilgili birçok deyim bulunur. (baş etmek, başı dik gezmek, başı sıkışmak, başına çorap örmek…)

Deyimler benzetme anlamı bildirebilir: ağızda sakız gibi çiğnemek, arı kovanı gibi işlemek, bal gibi, baston (kazık) yutmuş gibi, çakı gibi (çabuk davranan, canlı), çarşaf gibi (hareketsiz, durgun, düz), çifte kumrular (birbirini seven, birbirine aşık iki insan), çocuk oyuncağı (kolay, basit iş), çorap söküğü gibi gitmek (bir işin başlandıktan sonra kolaylıkla tamamlanacağına dair düşünce), çömlek hesabı (Özensizce yapıldığı için güvenilmez iş), düğün evi gibi (yoğun bir kalabalığın olduğu yer)…

Deyimler devrik halde olabilir: buyurun cenaze namazına.

Deyimler insanların kişilik özelliklerini ifade etmek için de kullanılabilir: ağzı var dili yok (sessiz), alçak gönüllü olmak (Kendini yüksek göstermemek), buluttan nem kapan (alıngan), bulanık suda balık avlayan (fırsatları kendi çıkarına uygun değerlendirebilen), ar damarı çatlamış (utanmaz, yüzsüz), bir pula satar (çıkarcı), başında kavak yelleri esen (zevkine, keyfine düşkün, sorumsuz), cana yakın (sıcakkanlı, sevimli), canı tez (beklemeyi sevmeyen, sabırsız), ciğeri beş para etmemek (kıymeti ve önemi olmayan insan), çenesi düşük (boş yere konuşan, geveze), gözünü daldan budaktan esirgemeyen (korkusuz, girişken)…

Bir varlığın betimlemesini yapan (fiziksel özelliğini bildiren) deyimler vardır: bacak kadar (küçük, ufacık kimse), bir deri bir kemik kalmak (çok zayıf), bir ayağı çukurda olmak (çok yaşlı), çam yarması (iri gövdeli)…

Bazı deyimler abartma anlamı taşıyabilir: bire bin katmak, bir bardak suda fırtına koparmak, dünya başına yıkılmak, dünyanın öbür ucu, göz açıp kapayıncaya kadar, pire için yorgan yakmak, pireyi deve yapmak…

Yüklemler bazen sadece deyimden oluşabilir: eski hamam eski tas…

Deyimler, ortaya çıktığı kültür ve inançtan izler taşıyabilir. Örneğin “kabir azabı çekmek” deyimi İslam inancından izler taşır.

Bazı deyimler iğneleyici ve eleştirel bir ifadeye sahip olabilir: Abuk sabuk konuşmak, dağdan gelip bağdakini kovmak, habbeyi kubbe yapmak, icat çıkarmak, jeton düşmemek, kabak tadı vermek, kene gibi yapışmak…

Bazı deyimler zıt anlamlı olabilir mesela “havanda su dövmek” (Boş, gereksiz ve sonucu olmayan bir işte emek harcamak) ile “hesabını bilmek” (Gereksiz yere harcama yapmamak) deyimleri bildirdikleri anlam bakımından zıttır.

Bazı deyimler bağlaçlar gibi görev alabilir: Gel gelelim (ama, fakat)


Sıkça Sorulan Sorular

Deyimler “etmek, olmak” gibi yardımcı eylemle birleşebilir mi?

Evet, birleşebilir ancak hepsi deyim olmaz.
Örnekler
Islah etmek (deyim)
Terk etmek (deyim değil)

Deyimler isim mi yoksa fiil midir?

Deyimlerin isim ve fiil örnekleri vardır. Cümlede yüklem görevinde olan deyimler, türlerine göre isim ya da fiil yüklemli cümleyi oluşturur.
İsim cümlesini oluşturan deyimler: “Bayram arifesinde burası ana baba günüydü.”
Fiil cümlesini oluşturan deyimler: “Bahçede arkadaşlarla çok güzel vakit geçirdik.”
Not: Deyimler bazen yapım eki alıp fiilimsi de olabilir.
Örnek: açık vermemek (isim fiil), lafa tutan (sıfat fiil), ağırdan alınca (zarf fiil)…

“Deyimler ve Anlamları” için 2 yanıt

  1. netonet avatarı
    netonet
    1. pratikcalisma.com avatarı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir